Tatilden Sonra Geliyoruz

Birkaç aydır blogla ve siteyle ilgilenemiyordum. Buna sebep Şerafettin Sami Salya beyefendinin yeni bir dünya seyahatine çıkmasıydı. Geçen gün yurda avdet etmiş olacak ki bana bir mesaj gönderdi. Mukavva Hareketi ile ilgili yepyeni, özgün belgelere ulaşmış ve hareketin yurt dışında yaşayan mensuplarıyla da görüşmeler yapmış. Allah izin verirse on günlük tatil sonrası tekrar siteye eklemeler yapacağız. Nahide Hanım da bu işe çok sevindi ve gereken her türlü yardımı yapacağını vaad etti. Ümit ediyorum ki güzel günler bizleri bekliyor.

İyi İnsanlar Çiftliği

Eyüp Sabri Bey'in asistanı Rozita Calderon 1990'lı yılların sonuna doğru.

Nihayet Sir Nizamettin Muhtar Eşoğlu'nun eşsiz ve benzersiz romanı Uzayda Kaybolanlar'ın ikinci bölümünü dilimize kazandırdım. Vakit buldukça sık sık bu işin üzerine eğileceğim. Bu zorlu uğraşta şüphesiz en büyük motivasyonum fezada yitirdiğimiz değerlerin aziz hatırasıydı. Onlar bir gaye için hareket ettiler ve neticelerine katlandılar. Temenni ederim ki gittikleri yerde huzuru bulmuşlardır. İnşallah.

Ünlü Çiftlik

Büyük Gün Geldi

Evet, nihayet büyük gün geldi. Prof. Dr. Nizamettin Muhtar Eşoğlu'nun İngiltere'de yayınlanıp ödüllere doymayan romanı Lost in Space'in bir bölümünü Türkçe'ye tercüme ettim. Bilindiği üzere ben romanın Almanca çevirisini yapmıştım ve hala bu dev yazınsal eser dilimize çevrilmedi. Ben de kitabın müellifinden izin alıp bazı bölümlerini Türkçe konuşan okurlar için yayınlamak istediğimi kendisine iletmiş o da seve seve izin vermişti. Allah nasip ederse devamı da gelecek. Mümkün oldukça ana metne sadık kaldım. İnşallah okuyucularımız beğenir.

London Days

Steve Heighway

Nizamettin Muhtar Eşoğlu'yla bizi tesadüfler bir araya getirdi. Birleşik Krallığa yaptığım bir seyahatte kendisiyle aynı uçakta yan yana koltuklardaydık. Pek bir mütevazı kişiliği olduğundan asla bana yazar olduğunu söylemedi ama çantasında Fransız versionu romanını görünce o olduğunu anladım. Lakin sohbetimiz daha çok futbol üzerineydi. Bir kadının futbola bu denli meraklı olması onu şaşırtmıştı ama ikimizin de 1970'li yıllardaki Liverpool'ü anmamız ve sürekli o mevzuda muhaberata girmemiz bizi birbirimize yakınlaştırdı. Uçaktan indiğimizde de sıkı fıkı iki dost gibiydik. Ertesi gün Soho'da buluşup bir pubda eski İngiliz ligleri konusundaki derin muhabbetimiz ayrı bir güzellikti. Bu blogda ara sıra kendisinin ölümsüz eseri "Uzayda Kaybolanlar"dan kısa fragmanları Türk okurları için bir parmak bal kıvamında paylaşacağım. İnşallah harika romanı kısa süre içinde dilimize çevrilir ve bu edebiyat dünyamız için bu noksanlık giderilir.

Artık İki Kişiyiz

Geçtiğimiz günlerde Prof. Dr. Nizamettin Muhtar Eşoğlu'nun İngilizce yazıp önce Birleşik Krallık'ta yayımladığı "Uzayda Kaybolanlar" adlı ilk romanını Almancaya çeviren Nahide Kumsal Krater'den bir mesaj aldım. Yaptığım çalışma çok ilgisini çekmiş ve Şeraettin Sami Salya beyefendi ile tanışma arzusundaymış. Ayrıca Eyüp Sabri Bey ve Alaattin Özdübel ile de çok derinlere dayanan bir hukuku varmış. Şu aralar yine Eşoğlu'nun "Alaattin'in İstikameti" adlı ikinci romanını Almancaya çevirmekle meşgulmüş. Ben de bunun üzerine kendisine bir davetiye yollayıp blogu ortak yürütmemize çağırdım. Bakalım ne olacak diye düşünürken bir de baktım ki teklifimi çabucak kabul etmiş. Bundan sonra bu çetin yolda birlikte yürüyeceğiz.

Milliyetçilerin Avukatı

Milliyetçilerin avukatı ve Çelik Blek.

Nihayet Şerafettin Bey'den haber geldi. Bir arkadaşımın tahmin ettiği gibi yurt dışındaymış ve oradayken yabancı bir gsm şirketinin numarasını kullanıyormuş. Kendi telefonunu evde bırakmış ve cevap vermemesinin nedeni buymuş. Dün beni telefonla aradı ve müjdeyi verdi. Mailime bakmamı söyledi. Posta kutumu açtığımda yeni bir web sayfası gördüm. Bunu yayınlamamı istiyordu. Söylediğine göre bu sayfa bir çok soruya cevap verecek mahiyetteymiş. Düzeltmeleri yapmak üzere incelerken bunu ben de fark ettim. Hem Şerafettin Sami Salya hem de yeni web sayfasının gelmesi beni akıl almaz derecede sevindirdi, mutlu etti. Önümüzdeki haftalarda benimle buluşup site üzerine görüşmemizi istedi. Bakalım gelecek günler ne gösterecek.

Eyüp Bey'in evinde Rozita Calderon ütü yapıyor.

Sen Gelmez Oldun

Meşhur Azeri türküsünde zikredildiği gibi, gelmez oldu, gelmez oldu, gelmez oldu... Şerafettin Sami Salya'dan bir aya yakındır haber alamıyorum. Ne attığım mesajlara cevap veriyor ne de telefonunu açıyor. Birkaç günden sonra  ısrarlı aramalarım sonucunda, "Bu aboneye ulaşılamıyor," mesajını aldım. Bir arkadaşım, "Belki yurtdışına çıkmıştır, sen de araya araya evde duran telefonun şarjını bitirmişsindir," dedi. İnşallah öyledir. Şerafettin Sami Bey'i ve bana yayınlanması için yolladığı web sayfalarını çok özledim. Umarım bir yerlerde mutlu, mesut ve sağlığı yerindedir.

Uzayın karanlığında değil onun aydınlığında buluşalım

Bugün Şerafettin Sami Bey'den bir mail aldım. Yeni sayfaların yolda olduğunu müjdesini verdi bana. Ali Ümmet Bey son tasniflerle ve redaksiyonla uğraşıyormuş. Kısa zamanda benime görüşmeyi ümit ettiğini de ayrıca bildirdi. Kendisinin bana bir randevu sözü olduğunu hatırlattım. Bir takım işlerinin olduğunu ve ayrıca son haftaların sağlık açısından ona pek iyi gelmediğini ve evinde birkaç gün hasta yattığını bana izah etti. Şimdilik tadımlık olarak yeni sayfaları müjdeleyen yukarıdaki fotoyu yolladı. Söylediğine göre bu güzel manzara Nizamettin Muhtar Eşoğlu'nun Washington'da 2007'de düzenlenen uzay ve havacılık kongresindeki memorandumundan alınmış. Bana yollayacağı yeni vesikaları ümitle bekiyorum. Başlık da yine Nizamettin Muhtar Bey'e ait.

Uzay Gemisi Kazası

Hastanenin kağıdında dış uzaydan gelenler kanıtlanmış gibi.

Öteden beri fezalılara inanırım. Onlar çoğu zaman yabancı seyyarelerden gelmiş ve dünyamıza konuk olmuşlardır. Bir nevi tanrı misafiri gibi bir şey. Bize yanlış yapmadıkları sürece biz de onlara ilişmemiş, hoşgörüyle davranmışızdır. Hatta bazıları direkt onlarla temasa geçmiş, hasbıhal eylemiştir. (First contact) Bu tip insanların hikayelerini taharri etmek en büyük meşgalemdir. Lakin geçen hafta beklemediğim bir şekilde vaka hazır olarak ayağıma geldi. Bir tabip arkadaşım kendisine iletilen bir hastahane tanı belgesini bana gönderdi. Bu kağıt, feza gemisi kazasına uğrayan bir hastaya yapılan muayenenin vesikasıydı. Fezalıların (from outer space)  karıştığı işbu kazada çok şükür ölen olmamış, karambol ucuz atlatılmış. Bu vesileyle o vatandaşımıza da geçmiş olsun diyelim. Fakat Mukavva Hareketi'ne, Eyüp Sabri Bey ve dava arkadaşlarının başlarına gelen apayrı bir şey. Umarım günün birinde o esrarengiz felaket de aydınlatılır.

Klingonlu bir kadın. Irkına has iri gözleri hemen dikkat çekiyor.

Feryada Gücüm Yok

Kaptan Kirk. Enemy Within. (İçimizdeki Düşman)

Geniş ve verimli Retarder arazilerinin kuzeyinde uzanan Ratata Sıradağları'nın doruklarında bir uzay gemisi enkazının bulunduğu kimin aklına gelirdi. Anlaşılan Berkecan Mesnetsiz'in çocukluğundan beri bundan haberi vardı ve orada ne olup bittiğini anlamak gayesiyle Eyüp Sabri Şokola ve Alaattin Özdübel'i mezkür bölgeye o götürdü. Şerafettin Sami Bey'in aktardığına göre kaza uzay gemisinin düştüğü yerde değil de Retarder Köşkü laboratuvarlarında meydana gelmiş. Bir takım alet ve adavatın Mukavva Hareketi mensuplarınca uzay gemisi kalıntısından köşke taşındığı sanılıyor. Ali Ümmet Modem'in Şerafettin Sami beye aktardığına göre ileride yollayacağı web sayfası taslaklarında bu konu hakkında geniş ayrıntı varmış. Ne yapalım, bekleyim göreceğiz. Bu kutlu davanın fezada kaybolan azalarını düşündükçe benim de aklıma Kaptan Kirk geliyor. O da bir çok zor vaziyette feryat etmekten başka çare bulamamıştı. Benim ise feryada gücüm yok. Ali Ümmet Bey'in dediği gibi. wait and see...

Kaptan Kirk. Wrath of Khan. (Han'ın Dönüşü)

Uzaydan Gelen Tehlike

Uzaylılarla savaşmak her milletten insana farzdı.

Bugün geç saatlerde Şerafettin Sami Bey nihayet topluluk hakkındaki ana sayfayı bana ulaştırdı. Daha önce sitede rastgele bir sayfa giriş sayfası olarak kullanılıyordu. Yeni döküman Mukavva Hareketi'ni gayet güzel özetlemiş. Şerafettin Sami Salya'nın aktardığına göre cemiyetin son genel müdürü Ali Ümmet Modem okuyucu sıkılmasın diye özet geçmiş. Bence gayet doyurucu bir anlatımı var. Fakat uzay gemisi konusunda bir miktar daha aydınlatıcı olunabilirdi. Bu düşüncemi Şerafettin Bey'e söylediğimde bana şöyle izahat verdi: "Ali Ümmet Bey'e göre uzay gemisi enkazında yaşananlar ayrı bir roman gibi anlatılmalı. Üstadların ve alimlerin gaybubeti ileride daha teferruatlı izah edilecek."

Ratata Dağlarının zirvesinde uzay gemisi enkazı.

Kimsesizlerin Kimsesi

Retarder Köşkü'ne giden yolda ünlü psikiyatr Rana Kurna.

Şerafettin Bey, bir önceki sayfada inovasyon kavramına eğilmişti. Sosyo ekonomik gelişimde kritik bir öneme sahip bir kavramdır inovasyon. Üretimde verimliliği yükseltebilme ve yüksek otomasyon düzeylerine erişebilmedir bir anlamda. Mukavva Hareketi zamanında inovasyona da el atmış. Web sayfaları düzenlenmek üzere bana ulaştığında epey şaşırdım ve hayret ettim. Zamanında rekabet koşulları ve hızla değişen piyasa koşullarını, ayrıca teknolojideki gelişmeleri iyi analiz etmişler ve farkındalık yaratmışlar. Uluslararası düşünmüşler ve dış ülkelerden de alaka görmüşler.  Yeni sayfayı ise tanımlamaya benim ilmim yetmedi. O da benim eksikliğim olsun. Sanırım popüler kültürle bir takım mitolojik hikayeler iç içe girmiş.

Yüksek teknoloji.

İkinci Sayfa da Yayına Girdi

Bir tuvalet manzarası. Ayaklarını kurutan kimliği belirsiz bir şahıs.

Şerafettin Sami Salya beyefendinin yolladığı ikinci sayfa da hizmete girdi. Bu dökümanda inovasyonun öneminden bahsediliyor. Anlaşılması epey zor, önceki sayfa gibi lineer bir çizgi izlemiyor, konudan konuya, daldan dala atlıyor. Anlatıcı olarak Muzaffer Termit diye bir şahıs yazıp Şerafettin Sami Bey'e iletmiş. Sayfa ekleri bir önceki gibi bana biraz değişik gibi geldi. Sanırım henüz benim kavrayamadığım bir şeyleri anlatıyor. Önceki gün Şerafettin Bey bir sms mesajı attı ve gösterdiğim emekler için bana şükranlarını sunduğunu belirtti. Şubat ayının başlarında bir randevu talep etti. Konuşacakları varmış.

Retarder Ormanı'ndaki ağaçlardan.

Site Harekete Geçti

Retarder Kontu olduğu söyleniyor.

İki ay önce katıldığım bir kokteylde kendisini sosyolog olarak tanıtan Şerafettin Sami Salya adındaki bir şahısla karşılaşmıştım. Bir alan araştırması yaptığını ve sonuçlarını bir site aracılığıyla halkla paylaşmayı düşündüğünü, ancak teknik bilgisi olmadığını söylemişti. Bir web sitesi kurmak ve yönetmek için benden yardım istemişti. Belirli bir ücret karşılığında bunu yapabileceğimi kendisine bildirmiştim. Birkaç gün önce mail adresime birkaç web sayfası taslağı yolladı ve bunların düzenlenip yayınlanmasını istedi. Sayfaların içeriklerine ve ekli fotoğraflara göz attığımda şimdiye kadar hiç işitmediğim bu toplumsal oluşumu biraz karmaşık buldum. Ayrıca Şerafettin Sami Bey birbirinden bağımsız üç sayfa yollamış ve bunların hangisinin giriş sayfası olduğunu belirtmemişti. Açıklama istediğimde bana kendi keyfime göre içlerinden bir tanesini seçmemi söyledi. Bu davranış oldukça tuhafıma gitmişti. Fakat sonuçta parayı o verdiği için ben de rastgele bir tanesini giriş sayfası olarak ayarladım ve yayına soktum. Zaman zaman bu günlükte güncellediğim site ile ilgili izlenimlerimi paylaşacağım.

Crash!